CUMHURİYETİMİZİN 92. YILDÖNÜMÜ MUŞTA COŞKUYLA KUTLANDI
28 Ekim’de Hükümet Konağı önündeki Atatürk Anıtına çelenk sunumuyla başlayan Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri, 29 Ekim günü kutlamalar Muş Farabi İmam Hatip Ortaokulu önündeki tören alanında devam etti. Törene Valimiz Sayın Seddar Yavuz, Garnizon Komutanı Kurmay Albay İsmail Işık, Belediye Başkanı Feyat Asya birlikte halkı selamlayıp bayramlarını kutladı. Törene Sayın Valimiz Seddar Yavuz, eşi Selda Yavuz, Garnizon Komutanı Kurmay Albay İsmail Işık ve eşi, Belediye Başkanı Feyat Asya, Muş Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Sönmez, Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, Vali Yardımcıları Ercan Öter, Ali Sakar, Zeliha Uyan, İl Jandarma Komutanı Jnd. Pilot. Kurmay Albay Osman Nuri Çevik, İl Emniyet Müdürü Ahmet Cemal Çalışkan, Milli Eğitim Müdürü Cevdet Arslan ve Kurum-Kuruluş Müdürleri, askeri erkân, çok sayıda vatandaş ve öğrenciler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı´nın okunmasının ardından Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet Bayramı mesajı okundu.
Törende halka hitap eden Sayın Valimiz Seddar Yavuz; “İlimizin değerli yöneticileri, sevgili hemşehrilerim, geleceğimizin mimarı öğretmenlerim, geleceğimizin teminatı sevgili öğrencilerim, basınımızın güzide temsilcileri,
Bugün Milletimizin yeniden dirilişinin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun 92. Yıldönümü. 7´sinden 77´sine cumhuriyeti kuran ve bize armağan edenlerin heyecanı, sevinci ve coşkusunu aynı şekilde kalbimizde ve damarlarımızda hissediyoruz.
Hepinizin bayramını kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Cumhuriyeti kuran Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, şehit ve gazilerimize bir kez daha minnet şükran ve saygılarımızı sunuyor, rahmetle anıyoruz.
Aziz milletimiz tarih boyunca dünya medeniyetinin çok önemli ve saygın bir üyesi olarak her alanda insanlığın hizmetinde bulunmuştur. Evrensel bir Türk imparatorluğu olan Osmanlıyı kurmuş ve dünyayı yönetmiş, adaletin hukukun ve inançlara saygının en güzel örneklerini vermiş, farklı ırktan, dilden, dinden ve kültürden toplumları barış ve huzur içinde yaşatabilmiştir; bu nedenle her Türk vatandaşı ecdadıyla ne kadar gurur duysa azdır.
Değerli kardeşlerim,
Avrupa´da başlayan sanayi devrimi, başta üretim, biçimi olmak üzere, sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel ve askeri sonuçlar doğurmuştur. Sanayi devrimini gerçekleştiren ülkeler hızla zenginleşmiş, oluşan sermaye birikimi dünyadaki siyasal yapıyı da derinden etkilemiş ve sömürgecilik hızla yayılmıştır. Osmanlı imparatorluğu sanayi devrimini gerçekleştiremeyince her geçen gün gücünü kaybetmiş, yapılan reformlar ise sorunların çözümüne çare olamamıştır. Özellikle sanayideki icatların askeri alanda kullanılması ve bunun savaşlar sırasında Osmanlıya yöneltilmesi, imparatorluğun çöküşünde önemli bir rol oynamıştır. Dünyada meydana gelen bu fevkalade hızlı değişim 1. Dünya Savaşı ve değişimin dikte ettiği şartlar Osmanlının parçalanması ve ülkemizin işgali ile neticelenmiştir.
Özellikle gençlerimiz tarih bilincine sahip olmalı ve şunu iyi bilmeliler ki; Yüce Milletimiz Atatürk´ün önderliğinde cihat ruhu ve iman kuvvetiyle şahadet şerbetini gül bahçesine girercesine içerek bu aziz vatanı düşman işgalinden kurtarmıştır. Mehmetçik bilir ki, bu aziz millet bilir ki, şehitler ölmez, şehitlerimiz her an bizimle, çünkü yüce Allah Kuran-ı Kerim´de "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, bilakis onlar diridirler." buyuruyor.
Bütün İslam coğrafyasını etkileyen emperyalistlerin bitmez tükenmez açgözlülüğüne top yekûn cevap veren bu necip millet; Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde 19 Mayıs 1919’da başlayan destansı kurtuluş mücadelesi sonunda 29 Ekim 1923 tarihinde hür ve bağımsız bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmuştur. Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran irade; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak cumhuriyetin temel niteliklerini de belirlemiştir. Bu irade, Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu, eşit hak ve özgürlüklere sahip olduğunu temel ilke olarak benimsemiştir.
Etnik kökeni, siyasi ve felsefi düşüncesi ne olursa olsun vatandaşların kanun önünde eşit olduğunu ve hiç kimse tarafından ayrım yapılamayacağını anayasal güvence altına almıştır. Cumhuriyet, egemenliğin kaynağının kayıtsız ve şartsız milletimizin olduğu prensibinden hareketle, kendisinin hür iradesiyle seçeceği temsilciler vasıtasıyla yönetme imkânını sağlamıştır. Bu sayede tebaa olmaktan kurtulmuş seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur; bu vasıfları nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir cumhuriyettir. Çoğulcu, katılımcı, özgür seçimlerin yapıldığı bir rejimdir. Hukuk devleti sayesinde tüm vatandaşlar hem bireylere hem de devlete karşı hukuk devletinin sunduğu tüm hakları kullanır olmuştur. Hak arama, yol ve yöntemleri bir lütuf olarak değil bir hak olarak tanınmıştır. Hukuk devleti prensibi vatandaşlar arasında eşitliği sağlamıştır. Farklı hukuk sistemleri ortadan kaldırılarak tek bir hukuk sistemi benimsenmiştir. Laiklik prensibi ile devlet işleri ile din işleri birbirinden ayrılırken aynı zamanda herkesin din ve vicdan özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Hiç kimse dini inancını felsefi düşüncesini açıklamaya zorlanamaz ve bu inançları nedeni ile kınanamaz. Bu nedenledir ki Türkiye´de yaşayan herkes ibadetlerini özgürce yapabilmektedirler. İnançların ve zevklerin tartışma konusu yapıldığı hiçbir toplum barış ve huzuru yakalayamaz. İşte laikliğin bize sunduğu en önemli fayda inançların sadece ait olduğu kişiyi ilgilendirmesidir. Sosyal devlet prensibi ile de bireylerin eğitim, sağlık, istihdam, emeklilik gibi konularda korunması ve zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması hedeflenmiştir.
Değerli kardeşlerim,
Yukarıda izah etmeye çalıştığım cumhuriyetin temel nitelikleri sayesinde; Milletimiz kadim medeniyetimizin, bilimin ve aklın yol göstericiliğinde Atatürk´ün hedef olarak gösterdiği muasır medeniyet seviyesine ulaşma sevdasında azim ve kararlılıkla yol almaktadır.
Bu ulvi hedef sayesinde aziz milletimiz bilimde, sanatta, sporda, ekonomide dünya ile yarışır ve rekabet eder hale gelmiştir. Türkiye bugün dünyanın 16. büyük ekonomisidir. Kişi başına milli gelir ise 10 bin doların üzerine çıkmıştır. Türkiye´nin aydınlık geleceğine, 21. asrın Milletimizin Asrı olacağına inancım tamdır.
Değerli Kardeşlerim,
Ülkemizde son 10 yılda gurur verici kalkınma ve gelişme hamleleri yaşanmış, toplumsal refah tüm vatandaşlarımızı kapsar hale gelmiştir. Türkiye´miz jeopolitik konumu nedeniyle dünyanın önemli bir güç savaşına sahne olmaktadır. Bu vahşi savaştan güçlenerek çıkmak için birbirimizi daha çok sevmeye, milli kültürümüzü yaşatmaya, birlik ve beraberlik içinde olmaya ihtiyacımız var. Türkiye 78 milyon vatan evladını kucakladığı gibi Orta Doğuyu, Balkanları ve Kafkasları da aynı sevgi ve uzak görüşlülükle kucaklamakta, gözü kulağı ve kalbi olmaya devam etmektedir. Çünkü bu bölgeler Türkiye´nin doğal nüfuz alanıdır. Aynı inanç ve kültürü paylaşmaktadır.
Sevgili Muşlu Kardeşlerim,
Yönetim biçimleri kısaca rejimler amaç olmayıp insana hizmet noktasında olsa olsa bir araçtırlar. Rejimlerin amaç haline getirildiği toplumlarda çok büyük insan hakları ihlallerinin gerçekleşeceğini unutmayalım. İnsanoğlunun bu gün itibariyle bulabildiği en iyi yönetim biçimi şüphesiz demokrasidir. Bu kapsamda son yıllarda demokrasimizi evrensel standartlara ulaştırma noktasında önemli mesafeler aldığımızı, engin bir devlet tecrübesi ve güçlü bir medeniyete sahip milletimizin özgün örnekler sunmaya başladığını memnuniyetle görmekteyiz. Dünya üzerinde iki büyük medeniyetten bahsedebiliriz. Birisi İslam medeniyeti yani doğu, diğeri de batı medeniyeti; Hıristiyanlıktır. İslam medeniyetinin bin yıldır lideri, temsilcisi biz; Türkleriz. Bizim dünya barışına huzuruna ve refahına dün olduğu gibi bugün de önemli katkılarımız olacaktır. İslam dünyasında Türkiye´nin yegâne rakibi kendisidir.
Balkanlarda, Orta Doğu’da ve Kafkaslarda kan ve gözyaşına ancak güçlü bir Türkiye dur diyebilir. Dün büyük işler başarmışsanız, bugün ve yarın daha büyük başarılar sizi bekliyor demektir. Bu nedenle siz milli şairimiz Mehmet Akif´in deyimiyle Asımın neslisiniz. Üç kıtaya barış ve adaletle hükmetmiş ecdadın torunları olarak hep birlikte çok çalışmalıyız; zira bu asır bizim asrımız olacaktır. Yeryüzündeki zulme ve savaşa karşı, Dünyaya adaleti ve hakkı hâkim kılmak yine bu asil millete nasip olacaktır.
Sevgili gençler,
Ecdadımız sanayi devrimini maalesef gerçekleştiremeyip çağın gerisinde kaldılar bu da büyük bir imparatorluğun çöküşüne yol açtı. Ama bizler de teknoloji kullanan değil, teknoloji üreten bir ülke olamazsak asla süper güç olamayız. Bu nedenle vatanı sevmenin ölçüsü; çalışmaktır. Her bir gencimizin hedefi bu necip millete hizmet etmek olmalıdır.
Değerli vatandaşlarım,
Sözlerime son verirken, Cumhuriyet Bayramınızı bir kez daha en derin duygularımla kutluyor başta, Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi ve gazilerimiz şükran, rahmet ve minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Bu duygu ve düşüncelerle hepinize en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.” Dedi.
Tören, şiirlerin okunmasının ardından Cumhuriyetimizin 92. Yıldönümü nedeniyle yapılan koşu, şiir, resim ve kompozisyon yarışmalarında dereceye giren öğrencilere ödüllerinin verilmesiyle devam etti. Okulların, askeri birliklerin ve diğer kurumların geçit töreni ile kutlama töreni sona erdi.